- yüksek ısı
- высокая температура
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük. В.И. Макаров. 2005.
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük. В.И. Макаров. 2005.
yüksek fırın — is. Sanayide kullanılan, ham demir madeninin eritildiği, ısı derecesi yüksek olan fırın … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kireçsilemek — i, kim. 1) Isı yardımıyla kirece çevirmek 2) Yüksek ısı ile kurutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üfleç — is., ci 1) Kaynak yapımında, metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan, alev püskürten araç, hamlaç 2) Laboratuvarlarda yüksek ısı elde edilen araç, hamlaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
atlama — is. 1) Atlamak işi 2) Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma 3) sp. Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Counter-Guerrilla — Seal of the Office of Defense Cooperation, Turkey. The 13 stars represent the original 13 US states, and indicate a United States Department of Defense organization (see seal).[1] Counter Guerrilla (Turkish: kontrgerilla) is the Turkish branch of … Wikipedia
akım — is. 1) Akma işi 2) fiz. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu. A. İlhan Hava akımı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
biniş — is. 1) Binme işi veya biçimi 2) Üniversite öğretim üyelerinin giydikleri cübbe 3) tar. Yüksek aşamalı bilginlerin ve yeniçeri subaylarının giydikleri cübbe 4) esk. Atlı alay 5) esk. Atlı alayda giyilen giysi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolgun — sf. 1) Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış Dolgun yastık. 2) Şişmana yakın, balıketinde Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu. B. Felek 3) Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.) İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğitim — is. 1) Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirme, geliştirme ve eğitme işi Mezun olduktan sonra yüksek eğitim için Lyon a gönderilir. H. Taner 2) Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırın — is., Rum. 1) İçinde genellikle odun yanan, her yanda aynı derecede ısı oluşturarak ekmek, pasta vb. pişirmeye yarayan, tavanı tonoz biçiminde, önünde tek açıklık bulunan ocak Pastacı fırını. 2) sf. Bu ocakta pişirilmiş 3) Ekmek, pasta vb.nin… … Çağatay Osmanlı Sözlük